Köyü Cinler Bastı ( Yaşanmış Hikaye)
1989 senesinde Karabük’ün bir köyünde garip olaylar yaşanmaya başladı. Her gece duyulan anlamsız ezan sesleri, köyün meydanından gelen çığlık sesleri ve kimsenin oturmadığı evlerden gelen tıkırtı sesleri köylüleri oldukça korkutmaya başlamıştı. Bir köye cinlerin musallat olacağı kimsenin aklına gelmezdi. Köylüler artık o kadar korkuyorlardı ki, geceleri toplanıp birlikte kalıyorlardı ve akşam ezanından sonra dışarı çıkamıyorlardı.
Artık köy muhtarına durumu anlatmaya karar verdiler. Köy muhtarı, Rasim efendi aynı olayların kendi evlerinde de yaşandığını söyleyerek karısının da sabaha karşı evin içerisinde yürüyen çocuklar gördüğünü söyledi. Artık tam bir panik havası hakim olmuştu. Tam bu olaylar yaşanırken, köylüler bir sabah uyandıklarında köyün imamının cinnet geçirerek kendisini astığı haberini aldılar. Artık durum vahim bir hal almıştı.
Bu olaylar yerel gazetede bile duyulmaya başladı. İlçe belediyesi, köy halkının psikolojisini düzeltmesi için ve hayatlarına daha sağlıklı bir şekilde devam edebilmeleri için köye iki tane psikolog gönderdiler. Psikologlar tek tek evleri gezip, köylülerin yaşadıkları olayları dinleyip, yaşadıkları olayları birilerinin onlara şaka yapabileceklerini anlattılar. İnsanlara, cinlerin olmadığını bu tür yaşanılan olayların hepsinin birer hurafe olabileceğini anlattılar.
Psikologlar Değişik Olaylar Yaşamaya Başladı
Aradan tam üç gece geçti. Köylüler hala garip olaylar yaşamaya devam ediyorlardı. Psikolog Banu hanım ve Ömer beyin kaldıkları evde yaşadıkları olaylar bütün dengeleri değiştirecekti. Yatsı ezanından sonra, dışarıda ıslık sesleri duyan psikologlar sesin nerden geldiğini anlamak üzere dışarı çıktılar. Köyün hemen ilerisinde bulunan mezarlığın yakınına doğru gittiler. Islık sesleri bir mezarın hemen yanından geliyor ve bu seslerin kimin çıkardığı gözükmüyordu.
Kafalarını yan tarafa çevirdiklerinde ise, bir mezarın yanında iki çarşaflı kadının ağıt yaktıklarını gördüler. Yanlarına doğru gittiklerinde o iki kadının aniden yok olduğunu gören psikologlar, korku içerisinde kaldıkları evlerine geri döndüler. Evlerinin ışıklarının yanık olduğunu gördüklerinde ise, iyice korkmuşlar ve köyden gitme kararı almışlardı. O gece sabaha karşı, kapıları hızlıca vuruldu ve isimleri seslendi. Kapıyı açtıklarında, mezarlık başında oturup ağıt yakan iki kadını karşılarında gören psikologlar oldukları yere düşüp bayıldılar.
Ertesi gün köyden ayrılan bu psikologlar, belediyeye aynen şu yazıyı yazdılar. Gece vakti kapımız çaldığında, yüzleri simsiyah değişik boylarda kadınlar karşımıza dikildi ve bize Arapça kelimeler söylediler. Artık burada durmak istemiyoruz. O Sene köyde yaşayan insanlara hala ne olduğu bilinmiyor.
Ormanda namaz kılan cinleri anlattığımız yazımızı okumak için tıklayın.
Burayada kalbimi bırakıyorum ❤❤❤❤❤❤ desteklerim seninle